Osmanlı İmparatorluğu yıkılış dönemlerinde sanayi devrimine yenik düşerek yerli üretimi ithal ürünlerin karşısında gücünü kaybetti.
Böylece başlayan süreç köyden kente göçü işsizliği ve beraberinde ekonomik sıkıntıları getirdi. Kapitülasyonlar arttı gümrük vergileri indirildi ekonomi her geçen gün kötüye doğru gitmeye başladı.
Dış borçlanmalarla birlikte ekonomik yapı toparlanmak istense de bunda başarılı olunamadı. Sonra alacaklar kapıya dayandı! Devamında kurulan Duyun-u Umumiye denilen kurumu bilmeyen yoktur. Yabancılar geldi ekonomimize çöktü borçlar idaresi adı altında ekonomimizi kontrol altına aldı.
O gün başlayan süreç yıllarca devam etti. Alınan bütün ekonomik kararlar da söz konusu Duyun-u Umumiye ve onun mantığına hizmet edercesine devamında kurulan bağlı kuruluşlar yıllarca ekonomik sopa olarak başımıza vura vura istediği kararları aldırdı. Zengini zengin etti, vatandaşı da her zaman 2 sente muhtaç halde bıraktı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan gelene kadar biz hep söz dinleyen 'Onların' kararları dışında karar alamayan deyim yerindeyse tam anlamıyla bağımlı bir ülkeydik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 18 yıllık iktidarı boyunca ülkemizi adeta gün yüzüne çıkartarak bizleri ülke olarak bağımlı olmaktan kurtardı.
Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü var ya "Siyasal, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça varsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner." diyerek ekonomik bağımsızlığın önemini yıllar öncesinden bizlere ibretlik bir söz olarak bırakmıştı.
Bu sözün gerekliliğini tam anlamıyla yerine getiren en önemli liderlerin başında hiç kuşkusuz Recep Tayyip Erdoğan gelmektedir.
Unutanlar için tekrardan hatırlatmakta fayda var on yıllardır hep gündemde olan IMF tartışmaları ve IMF'ye olan borcumuz 14 Mayıs 2013'te kapatıldı. Yani Duyun-u Umumiye olan borcumuzu bitirdik ve boynumuzdaki yağlı urganlardan birini atmış olduk. Tabii bundan sonra artan çatışmalar herkesin gözünün önünde cereyan etti. Gittikçe güçlenen ve tam bağımsızlık yolunda ilerleyen Türkiye'ye her koldan saldırmaya başladılar.
Mayıs 2013'ten sonra MİT krizi hadisesi, gezi olayları, 17/25 Aralık yargı darbesi girişimi, 15 Temmuz hain darbe girişimi Kobani olayları ve bunların arasından sayısızca gerçekleşen yıkım faaliyetlerinin hepsinin ana amacı Türkiye'yi yeniden bağımlı hale getirmek IMF'ye borçlu yapmak ve boynumuza yağlı organı takarak istedikleri gibi oynatmaktı. Tabii hiçbirinde başarılı olamadılar.
Arkasına Büyük Türk milletinin desteğini alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk önce ülkemizin gelişmesinde ve bağımsız kararlar almasında en büyük ayak bağı olan parlamenter sistemi değiştirdi. Parlamenter sistem dolayısı ile meydana gelebilecek olan koalisyonla hükümet yapısı ülkemize hiçbir zaman fayda sağlamamıştır. Bu sistemin ayakta kalmasını isteyenler daima ipi elinde tutmak isteyen küresel güçler ve yerli işbirlikçileridir. Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi bu oyunu bozdu. Artık hükümet karar alma mekanizması doğrudan milletten destek alıyor ve güçlü bir irade ile ülkeyi yönetebilecek hale gelmişti.
Bu yapının en önemli özelliklerinden biri de devlet hazinesinin ve maliyesinin tek bakanlık çatısı altında birleştirmesiydi. Eski düzende tabiri caizse davul birinde tokmak birinde bir maliye ve hazine sistemi vardı. İkisinin birleştirilmesi ekonomik anlamda daha hızlı kararlar almak, alınan kararların da hızlıca uygulanarak bir boşluğa meydan vermemesi adına ekonominin önünü açmak anlamına geliyordu.
İşte bu sistemi Hazine ve Maliye bakanımız Sayın Berat Albayrak ile kurmuş olduk.
Bugün Sayın bakanımız Berat Albayrak'a karşı olanlar, onun istifasını isteyenler, ona yönelik Kara propaganda gerçekleştirenler; Dünün Duyun-u Umumiye İdaresi mantığına hizmet eden ve o kanaldan beslenen kişiler ve gruplardır. Bundan benim hiçbir şüphem yoktur.
CHP'nin seçilemeyen Genel Başkan adayı Muharrem İnce resmi Twitter hesabından "ekonomi baktıranların sağlık sorunu gerekçesiyle Instagram üzerinden istifa ettiği günlere şahitlik ediyoruz. Yetmez ama evet. Sıra sende!" şeklinde bir paylaşım yaptı.
Muhalif kanattan birçok isimden benzer açıklamalar geldi. Bu açıklamalar gösteriyor ki Berat Albayrak hedef gösterenlerin amacı hiçbir zaman Berat Albayrak değildir. Onların hedefinde her zaman Türkiye Cumhuriyeti Devletinin IMF'ye borcunu bitiren, sanayi hamleleri ile üretimini arttıran, yollar köprüler fabrikalar yapan ülkemizi adeta çağ atlatan ve dünyanın en önemli ülkesi haline getiren dünyada sözünü dinleten Recep Tayyip Erdoğan vardır.
Bizler inadına Albayrak derken bunu demeye çalışıyoruz! İnadına Berat Albayrak demek inadına Recep Tayyip Erdoğan demektir. Seninleyiz Berat Albayrak demek seninleyiz Recep Tayyip Erdoğan demektir.