Avrupa Birliği üyeliği ülkemizin gündemine gireli çok uzun yıllar oldu. 1959 yılında resmen gündemimize giren AB görünen o ki gündemimizden de uzun süre çıkmak istemiyor. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 3 Ekim 2005’te başlatılan üyelik müzakerelerinin ‘GEÇİCİ’ olarak dondurulmasına ilişkin kararı 37 oya karşı, 479 oyla kabul etti. 107 parlamenter ise çekimser kaldı. Net olarak AB istemiyor; Üyesi olmamızı da istemiyor ilişkilerimizin tamamen bitmesini de istemiyor!
Milli düşünce adamlarımızdan Rahmetli Cemil Meriç Avrupa’nın gözünde ‘BİZİ’ şöyle tanımlamıştı:”Bütün Kuranları yaksak, bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın! Avrupa, maddeciliğine rağmen Hıristiyan’dır. Sağcısıyla, solcusuyla Hıristiyan. Hıristiyan için tek düşman biziz!”
Geçmişe bakıldığı zaman Avrupa Parlamentosunun verdiği karar aslında bizi şaşırtacak ‘GEÇİCİ’ bir karar değil…
15 Temmuz 2016’da ülkemizin yaşadığı milletimizin ve devletimizin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik olan darbe girişimi neticesinde AB’nin ortaya koyduğu tavır Ülkemizin bekası açısından onların tavırları niteliğinde idi. Almanya başta olmak üzere bütün birçok Avrupa ve dünya ülkesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüyerek güçlenmesini hazmedemiyorlardı. Eğer Darbe girişimi başarılı olsaydı 14 yıldır aşama aşama koparıp attığımız boyunduruğumuza takılan yuları yeniden boynumuza takacaklardı. Başarılı olamadılar, yular ellerinde kaldı! Darbeciler 250’ye yakın devlet görevlisi ve sivil vatandaşlarımızı şehit ettiler. Vatandaşlarımızın talepleri üzerine gündeme gelen ‘İDAM’ tartışmalarına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ‘Meclis karar alırsa onarım’ diyerek vatandaşlarımızın isteklerine karşılıksız kalmadı. Bu gelişmeler üzerine yeni bir tartışma konusu gündeme gelmiş oldu.
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz'un "İdam geri gelirse, AB müzakeleri durur" diyerek boynumuza taktıkları AB yularını çekti. Ülkemizi sürekli AB kapısının önünde hazıolda tutmak isteyen AB anlayışının temsilcisi Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz'a hitaben "Kimsin sen ya, kimsin sen?" diyerek rest çeken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Avrupa Birliği'yle üyelik müzakerelerinin de referanduma götürülebileceğini belirterek AB üyeliği üzerinden de hizaya çekilemeyeceğini Avrupa’nın yüzüne vurdu.
AB’den ayrılma sürecine giren İngiltere’nin AB’ye yaşattığı ‘Breksit’ şokunu Türkiye’nin de yaşatacağı endişelerinin giderek artması üzerine AP ‘Geçici’ tavsiye niteliğinde müzakerelerin geçici olarak durdurulması kararını aldı. Deyim yerinde ise ‘Sen istifa edemezsin, bak ben seni kovarım’ dedi.
Bizi hizaya almaya çalışan AB’ye verecek olduğumuz en güçlü cevap ‘Sen bize istikamet çizemezsin’ diyerek hızlı şekilde alacak olduğumuz AB müzakerelerinde çekilme kararıdır. Eğer bu konuda çekimser kalırsak AB’nin çizdiği istikametin üzerine düşeriz!